Söz konusu vatansa,gerisi teferruattır.


Taha Akyol'un "Söz konusu vatansa..." başlığıyla yayımlanan (22 Eylül 2017) yazısı şöyle:


Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır

Büyük Atatürk'ün "Mevzubahis olan vatansa gerisi teferruattır" sözü bir süredir daha da anlam kazanmış durumda. Türkiye'yi içeriden ve dışarıdan kuşatmak isteyenlerin, diplomatik ve ekonomik yaptırımlar işe yaramayınca aparatları eliyle topla, tüfekle, tankla kuşatmayı gerçekleştirmek isteyenlerin hevesi her seferinde kursağında kaldı kalmasına ama motivasyonları hâlâ bitmedi.
Kişilikli dış politika, diklenmeden dik duran ama gerektiğinde dikliğini de dişini de gösteren diplomasisiyle Türkiye artık devler liginden hiçbir yere gitmeyeceğini gösterdi, göstermeye de devam ediyor. - Savaşı devam ederken bütün ülkelerin aksine her iki tarafın liderleriyle görüşebilen, bir denge politikasıyla savaşı sona erdirmek için aracı olan Türkiye'nin önemini dünden daha iyi anladı başta ve ABD. Ama yine de yapacaklarından geri durmadıklarını her fırsatta gösteriyorlar.
ve Finlandiya'nın tam da bu ortamda 'ya üyelik başvurusuna yönelik Türkiye'nin bakışını bizzat Başkan Erdoğan açıkladı. Bu ülkelerin üyeliği dünya barışına hizmet etmek bir yana MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin de ifadesiyle "Batı tarafından yürütülen bir savaşın test sürüşü"dür.
Ukrayna ile ilgili süreç bir çözüme kavuşmadan NATO'nun genişlemesi yönünde atılacak her adım, var olan hassas dengeleri daha da sarsmaktan ve Rusya'yı provoke etmekten başka bir işe yaramayacaktır. Kaldı ki bunu talep eden her iki ülkenin de Türkiye'nin sınırlarının içinde ya da dışındaki güvenlik ve terör politikalarının tam tersi bir tutum izlemeleri, PKK, FETÖ dahil bütün terör örgütlerine kucak açmaları ve bu politikalarından henüz geri adım atmamaları, Türkiye'nin karşı duruşunda ne kadar haklı olduğunun bir göstergesidir.
Ekim 2020'de İsveçli mevkidaşıyla yaptığı basın toplantısı sırasında İsveçli bakanın "Türkiye'yi, Suriye'den çekilmesi için uyarıyoruz!" ifadesine çok sert tepki gösteren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun tokat gibi cevabı hâlâ hafızalardaki yerini koruyor: "Siz kimden aldığınız talimatla uyarıyorsunuz bizi? PKK veya Suriye, İsveç veya Avrupa'ya böyle bir yetki mi verdi? Türkiye'yi İdlib veya DEAŞ'tan temizlediği yerlerden de çıkması için uyarabiliyor musunuz? Tabii ki hayır. Çünkü Türkiye buralardan çekildiğinde 3 milyon mülteci sınır dışına çıkacak ve oradan Avrupa ülkelerine gelecek. Bunu istemezsiniz değil mi? PKK da, YPG de, PYD de teröristtir. Haksız yere dayanışma sizi kör eder."
İsveç o gün ne ise bugün de aynı. Dün terörist demediğine bugün de demediği gibi, desteklediği teröristlere hâlâ sahip çıkıyor. Siz bakmayın İP yönetiminin "İki ülkenin NATO üyeliğinin rehin alınması, diplomatik açıdan hesabı doğru yapılmamış sağlıksız bir yaklaşımdır" dediğine.
Türkiye'nin ne güvenliği pazarlık konusu yapılır ne de bize ayar vermeye çalışanlara alttan alan politikalarla eyvallah edilir. Büyük Atatürk'ün onurlu dış politika hedefinin izinde ve mevzubahis vatan olduğunda gerisinin teferruat kaldığı her yol doğrudur.

İki dünya savaşının dünya çapında sebep olduğu büyük ve ağır etki sonrasında, ilm kez aynı anda 203 ülkenin mücadele verdiği bir küresel virüs salgınıyla karşı karşıyayız. Koronavirüs 'Kovid-19' küresel salgının insan sağlığını; ülke ekonomilerini ve dünya ekonomisini, küresel ticareti; bireysel ve toplumsal hayatı, alışkanlıklarımızı etkileyen pek çok boyutunu konuşuyor ve tartışıyoruz. Bununla birlikte, devlet geleneği oturmuş ve kökleşmiş ülkelerin bütünü, ulusal çapta bir mücadele, gerçek manada bir 'kurtuluş' mücadelesi, pek çok 'fedakarlığı' gözeten bir mücadele verilirse ancak, 'virüs salgını' belasını bertaraf edebileceklerinin farkındalar.
Bu nedenle, bu tür 'ülke çapında' mücadeleler söz konusu olduğunda, tüm bir ulusu etkileyen 'Milli meseleler' gündeme geldiğinde, Türk halkının 'dayanışma' ve 'birlik-beraberlik' becerisi tarihe pek çok defa mal olmuştur. Kurtuluş Savaşı, 2. Dünya Savaşı, Kıbrıs Barış Harekatı, doğal afetler, 15 Temmuz, destansı bir 'Milli Dayanışma' bir çok defa başardık. Dünyada 2 milyar öğrenciyi evden eğitime, 5 milyar insanı ise 'evde kal' stratejisine zorlayan bu ölçüde bir küresel virüs salgını, bir yüzyıl sonra, çok daha geniş küresel etkileriyle yaşanıyor. Bu da, ulusal ölçekte, söz konusu virüs salgınıyla daha etkili, daha detaylı, daha 'fedakar'ca bir mücadeleyi gerektirmekte.
Başta tıp ve sağlık malzemeleri, teçhizatları olmak üzere, pek çok kritik ürün ve hizmetlerde gerçek manada bir 'Milli Üretim Seferberliği' süreci yaşıyoruz. Geçmişte 'Sakarya'da olduğu gibi, bugün de Koronavirüs Salgını'na karşı 'hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır' boyutuyla, hiç bir ülkeye, topluma kolay kolay nasip olmayacak bir topyekun koordinasyon ve dayanışma içerisinde süreci yürütüyoruz. Tüm güvenlik birimleri, bir yandan ülkemizin, bir yandan sınırlarımızın asayişi ve güvenliği adına mücadeleyi sürdürürken, bir yandan da yurt sathında büyüklerimizin ihtiyaçlarını, tarlalarını sürmeye kadar karşılıyor.
Tüm vatandaşlarımızın maske ve kolonya ihtiyacı adına topyekun bir üretim seferberliği söz konusu. Koronavirüsle mücadelenin en ön safında, 'cephe'de yer alan kahraman Sağlık Çalışanlarımızı korumak ve bu mücadeledeki teçhizatlarını eksiksiz kılmak adına, tıbbi ve koruyucu malzemeden, dinlenmeleri için otellerin seferber edilmesine kadar 'yürekten' bir mücadele sürdürülüyor.
Atatürk, 'Başkomutan' sıfatıyla, 7-8 Ağustos 1921'de Tekâlif-i Milliye (Milli Yükümlülükler) emirlerini bu anlayışla yayımlatmıştır. Burada esas olan, 'nin bugün 'Milli Yükümlülükler'ini, 'Milli Dayanışma' içinde, 'Milli Üretim Seferberliği' ile 'gönülden' yapabilecek bir iş dünyasına, imalat sanayine, tarım ve gıda sektörüne, hizmet sektörüne sahip olduğu gerçeğidir. Son 18 yılda, gerçekleştirilen ekonomik reformlarla kabuğunu bütünüyle değiştiren Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, bu ölçüde bir 'Gönüldaşlığa Dayalı Milli Yükümlülük Seferberliği'ni milyonlarca ürünü, binlerce teçhizatı, 1,5 milyar TL'yi aşan 'Milli Dayanışma Fonu'nu oluşturabilecek dirayetle başarabilmektedir. Türkiye, böyle bir 'Milli Seferberlik' duruşuyla, gelecekte de bölgesi için yepyeni başarı hikayeleri yazmayı sürdürecektir.

Mevzubahis vatansa; gerisi teferruattır

Hürriyet yazarı Taha Akyol, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Milli Mücadele'nin kazanılmasında sadece savaşların etkin rol oynamadığını, Ankara hükümetinin başarılı diplomasisi sayesinde de olduğunu belirtti. Akyol, "Başta Mustafa Kemal, Milli Mücadele liderleri “söz konusu olan vatansa”, hiçbir ayrıntıyı “teferruat” saymadılar, kılı kırk yardılar. Zaten Atatürk’ün böyle bir sözü yoktur; onun ayrıntılara dikkat özelliğine de terstir. Milli Mücadele’yi savaşlardan ibaret sanmak yanlıştır" diyerek bugün siyaseti ve diplomasiyi en rasyonel, en başarılı şekilde bilinmesi gerektiğine dikkat çekti.

Bir lider düşünün!
Bakışları cesur, kendinden emin.
Düşünceleri aydınlık, yarınlara ışık tutan sözleri en umutsuz anda ısıtır kalpleri.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ona hayran.
Hiç görmediği birine nasıl bu kadar bağlanır insan?
Zorla değil, özgürce beslenen ‘sevgi’ ve gönül bağıdır bu…

Atatürkün Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır diye bir lafı ..

Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Teşkilatı, Belediye Başkanı Alper Taban’ı makamında ziyaret ederek yeni görevinin hayırlı olması dileklerini iletti. Ziyarette yapılan açıklamalarda “Mevzu memleketse gerisi teferruattır” sözü hatırlatılarak birlik ve beraberlik vurgusu yapıldı.

Günümüzde insanlar yalnızca güncel siyasete kilitleniyorlar ne yazık ki.
Ortak değerlerimize sahip çıkmak yerine, karşı karşıya geliyoruz kendi içimizde.
İşte tam da bu noktada, rol modeller devreye girmeli.
Vatandaşların kendi aralarında yaptığı siyasi çatışmalar en aza indirgenmeli. Farklı siyasi görüşlere sahip olan insanların örnek aldığı siyasi figürler saygılı tartışabilme ortamı sağlamalı.
İnsanların zıt görüşe dahi tahammül edemediği, umutlarının tükendiği bir yaşama alanı yaratılmamalı.
Kısacası benim nezdimde, siyasi aktörler bölücü değil birleştirici olmak durumundadır.

Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır

Birinci tapu ne kadar sağlam olursa, ikinci tapular da o kadar garantide” dedi.

Beyinsizler var

Bakan Şahin özetle şunları söyledi: “Büyük ’ün dediği gibi eğer mevzubahis vatansa gerisi teferruattır.

⫷🇹🇷⫸⫷🇹🇷⫸⫷🇹🇷⫸⫷🇹🇷⫸🇹🇷🤘🇹🇷 Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır⫷🇹🇷⫸⫷🇹🇷⫸⫷🇹🇷⫸⫷🇹🇷⫸" data-app="true" name="og:description" property="og:description">


Söz konusu vatansa, gerisi teferruat

ki dünya savaşının dünya çapında sebep olduğu büyük ve ağır etki sonrasında, ilm kez aynı anda 203 ülkenin mücadele verdiği bir küresel virüs salgınıyla karşı karşıyayız. Koronavirüs 'Kovid-19' küresel salgının insan sağlığını; ülke ekonomilerini ve dünya ekonomisini, küresel ticareti; bireysel ve toplumsal hayatı, alışkanlıklarımızı etkileyen pek çok boyutunu konuşuyor ve tartışıyoruz. Bununla birlikte, devlet geleneği oturmuş ve kökleşmiş ülkelerin bütünü, ulusal çapta bir mücadele, gerçek manada bir 'kurtuluş' mücadelesi, pek çok 'fedakarlığı' gözeten bir mücadele verilirse ancak, 'virüs salgını' belasını bertaraf edebileceklerinin farkındalar.
Bu nedenle, bu tür 'ülke çapında' mücadeleler söz konusu olduğunda, tüm bir ulusu etkileyen 'Milli meseleler' gündeme geldiğinde, Türk halkının 'dayanışma' ve 'birlik-beraberlik' becerisi tarihe pek çok defa mal olmuştur. Kurtuluş Savaşı, 2. Dünya Savaşı, Kıbrıs Barış Harekatı, doğal afetler, 15 Temmuz, destansı bir 'Milli Dayanışma'yı bir çok defa başardık. Dünyada 2 milyar öğrenciyi evden eğitime, 5 milyar insanı ise 'evde kal' stratejisine zorlayan bu ölçüde bir küresel virüs salgını, bir yüzyıl sonra, çok daha geniş küresel etkileriyle yaşanıyor. Bu da, ulusal ölçekte, söz konusu virüs salgınıyla daha etkili, daha detaylı, daha 'fedakar'ca bir mücadeleyi gerektirmekte.
Devamı:

Mevzubahis Vatansa Gerisi Teferruattır

⫷🇹🇷⫸⫷🇹🇷⫸⫷🇹🇷⫸⫷🇹🇷⫸🇹🇷🤘🇹🇷 Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır⫷🇹🇷⫸⫷🇹🇷⫸⫷🇹🇷⫸⫷🇹🇷⫸" data-app="true" name="twitter:description" property="twitter:description">